26 Haziran 2014 Perşembe

Ece Temelkuran- Muz Sesleri


Bir tanrıya inanmayı çok isterdim Bay Stevenson. İnsan bazen affedilmeyi çok istiyor.






İnsan çok yalnızken, bir tane daha kendinden doğuruyordu içinde, 'korkma' desin diye.






Çünkü burada insanlar bir yanlışlık gibi ölüveriyor. Sen bir yanlışlık olamayacak kadar güzelsin.






Bir insan bir insanda başka bir hayatın kapısını göründe aşık olur. Ne mutluluktur öte yandaki, ne de tadıyla meraklandıran bir acı. Aşk diye buna denir: Bir insan bir insanda tekinsiz bir ev görür. Ben annende öyle bir kapı, öyle bir ev gördüm.




"Kendimi şişman hissediyorum... Şişmanladım yani... Seninle ilgisi yok."
"İyi ya işte, sevecek yerlerin çoğalıyor."






Hiç kimse olmaya cesaret et Filipina. Hikayeler orada başlar... Dişlerinin kırıldığı yerde...






Büyüklere yalan söyleyebilirim, ama çocuklara... Bilmem, günah gibi geliyor. Tanrıya değil ama çocuklara inanıyorum Filipina.






Yara çünkü Filipina, en canlı yeridir gövdenin. Hareket oradadır. Can, tam yaradadır. Biz, yani kimilerimiz, kan gibiyiz. Yaranın olduğu yere doğru akıyoruz. Başka türlü akmayı bilmiyoruz.






Dünyanın canı neresinden yanıyorsa başkent orası.






Çok sigara içiyor. Bırakamadı bir türlü. Ölümle ilgili hiçbir şeyi ciddiye almadığı için, diyorlar, ama değil. Aslında sadece ELLERİNİ NEREYE KOYACAĞINI BİLMİYOR.






Kaybolmaktan korkuyorum ben. Kaybolup gitmekten...






Çünkü yarım kalmış bir hikayeden daha çok kanayan hiçbir şey yoktur.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder