25 Ocak 2015 Pazar

Özdemir Asaf- Benden Sonra Mutluluk


Yaşamak bir an içinde.





Hiç kimse kendinin sahibi değil
Hepsi bir başkasının sahibi
Sanki.






Ölenleri unutma
Ama yaşayan var ise 
Onu sev
Sev ama





Büyümek en güçlü düşmesidir insanın doğadan.






Ben ölmeye gidiyorum,
Herkes ne kadar yoksa, 
O kadar.

Kaldım;
Herkes ne kadar varsa,
O kadar.





Oysa ki yaşam çok, ölüm bir
Oda çok, pencere çok, kapı çok
Duvarlarında sayısız unutkular yeşerir
Denir ki, sanılır ki ölüm yok






Çiçekler yalana bile boyun eğerler
Ama en çok gecikmedir
Bir çiçeği üzecek







Bir gün gelecek
Ölmemiş hiç kimse yaşamayacak

Yaşamamış hiç kimse
Ölmeyecek






Sınırlarda 
Her şey
Her zaman
Bir ihtimale
Karşı'dırlar.






Ağlama,
Ağlamak
Biraz öteye kaçmaktır.

Ağlamak
Hüzünle anlaşmak, 
Ve kucaklaşmaktır.

Ağlamak
Sığınmaktır ne olsa,
Avuç açmaktır.



17 Ocak 2015 Cumartesi

Didem Madak- Pulbiber Mahallesi



İnsanlara uyanmalarını kim söylüyor Füsun
Kim sabah oldu diyor onlara?







Dokunsalar dağılırdı iyi pişmiş kurabiyeler gibi kalbimiz







Dünyaya bir kadının eli değse Zeyna!
Şöyle ağır bir halı gibi çırpılsa
Tozlar havalansa...







Beklemek üzerine felsefe kitabıydık







Birden sevinçli bir gezegen keşfetmiştim
Muhtemelen hayat vardı.







Bugün en tombul güvercinimdi benim zaman
Kırmızı ayaklarıyla kalbime konup sonra uçan







"Hain karanlıklar devam etmekte
Çocuğum ikimiz kaldık."







Sözleri tekrarlayarak yok eden çocuk gibiyim







Bu tozlar her şey efendimiz, sözler ise hiçbir şey







Zavallı kendim!
Tasfiye edilmiş bir merkez komite üyesi gibisin.







Çünkü sahibini görmediği sesleri şiir sanır insan.







Terk edilmiştim. Bu kesindi.







İyilik dolu akşamlarım olsun istemiştim.







Yalnız kalıplardan vurarak buz parçalarını
Bazı akşamlar kalbimle karıştırıyorum.







"Kelimelerin azı dişini çekeceksin ki seni yemesin, kuyruğunu keseceksin ki başkalarını hiç sevmesin."







İnsanlar aradığında gelmezler, aramadığında keşke beni çağırsaydın derler.







Sanırım karanlık bir kömürlükte
Güneşli bir sabahtın. İçime dokunan
Bir halin vardı Ölüme benzeyen







Hayata benzeyen bir yanın vardı







İnsan ıslansa biraz aklından kuş sürüleri mi taşar?







Ben de icabında bir hafıza mağduruyum.







Kalbine mektup yazamıyor insan.







Kızınız manayı fazla zorluyor







Bana bazı şarkılar lazım ahbap
hafif şarkılar, acı olmayan şarkılar
çok şarkıya ihtiyacım var
Tutam tutam saçlarımı savuracak şarkılar







Acı aniden diner yağmurun dindiği gibi
Bazen sadece tanrı öyle istediğinden







Karnımda hissiz bir şiir var
İçimde durmadan bölünen şiirler
Birlikte yok olacağımız şiirler
Hiç borcu olmayan şiirler
Ve bu yüzden çok acıyan şiirler





5 Ocak 2015 Pazartesi

Yusuf Atılgan- Aylak Adam



Birden kaldırımdan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. İçimdeki sıkıntı eridi.






-Şimdi gitmeyeyim mi?
-Bilmem ki. Kalın isterseniz.
Kaldı.






Kadınların neden evlendiklerini anlıyorum: Yalnız kalabilmek için.






Bazen, görünür bir sebep olmadan, insana önünden geçtiği yapı, bir sokak köşesi, üstünde oturduğu sandalye hayatında önemli bir yer tutacakmış gibi gelir.






Neden insanlar durup gülmüyorlardı?






Bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. Kadınlar da böyleydi. Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu.







Böyle içten yalnız çocuklar gülebilir. Bir de deliler.







Korkmuyorum artık, seviyorum,







Gerçek olan içimdeki bu boşluk mu? Değil! BİR ŞEY VAR, AMA EKSİLE EKSİLE VAR.






Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır.