28 Aralık 2016 Çarşamba

J.D.Salinger- Çavdar Tarlasında Çocuklar



İşin gülünç yanı, onu gördüğüm an, canım onunla evlenmek istedi.




Bazı kızlara ne olduğunu anlamanız olası değildir.




İnsanlar bazen, bir şeyin tümüyle doğru olduğunu sanırlar.




Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim.


17 Aralık 2016 Cumartesi

Bir Genç Kızın Uyuşturucu Günlüğü


Çoğu insanın içten kanaması çok iyi, yoksa her taraf kan revan olurdu.




Korkuyorum. Bu ilginç değil mi? Hem yaşamaktan hem de ölmekten korkuyorum.

8 Aralık 2016 Perşembe

Yekta Kopan- Bir de Baktım Yoksun


Yıllar sonra anladım ki, ruhlarına yakın gelmeyen tüm davranışlara tuhaflık diyormuş insanlar...





Film şeridi falan palavra bence, sadece bir an var, bütün hayatın anahtarı sayılabilecek bir an.





Bazen ne düşünürdüm biliyor musun? Sanki bilmediğim bir yerde bir dünyan vardı senin. Hani böyle fantastik filmlerde falan olur ya, konuşan ağaçlar, takım elbise giymiş tavşanlar, kendine kendine yazan kalemler... Anladın işte. Belki de o çocuksu hallerin yüzünden böyle düşünüyordum. Benim her gün kavga dövüş içine daldığım gerçek hayat ne zaman üstüne gelse oraya kaçardın işte. Hem de beni yanına almadan. Gitmen değildi beni üzen, beni de götüremeyecek kadar korkak olmandı.

26 Kasım 2016 Cumartesi

Harper Lee- Tespih Ağacının Gölgesinde


 Bütün o devetüyü süsler filan aralandığında, bu dünyada doğmuş her kadın onu bir kitap gibi okuyabilen, güçlü bir erkek ister; onun aşığı olmakla kalmayıp dünyayı sırtlayabilen bir adam.





Bu hep öyle değildi, yemin ederim değildi. İnsanlar bir nedenle birbirlerine güvenirdi; nedenini unuttum. O zamanlar birbirlerini atmaca misali kollamazlardı.





Toprağın kökleri filan umursadığı yok; ben bir partideki yabancıyım.





Her şeyi hem olduğu gibi, hem de olması gerektiği gibi görmelisin.





Erkekler dürüstlüklerini şu güvercin yuvalarını benzeyen, ayrı ayrı gözlerde saklamaya eğilimlidir, Jean Louise. Bazı bakımlardan sapına kadar dürüstken, bazı bakımlardan da kendilerini kandırırlar.





Şunu da hep hatırla: Geriye bakıp, düne, on yıl önceye bakıp o günkü halimizi görmek her zaman daha kolaydır. Zor olan, şu anki bizi görmektir.





Çirkin bir sözcük olan önyargı ile tertemiz bir sözcük olan inancın ortak bir noktası var: Her ikisi de mantığın bittiği yerde başlar.




20 Kasım 2016 Pazar

Zülfü Livaneli- Bir Kedi Bir Adam Bir Ölüm


Çünkü insanları konuşarak tanıyamazsınız. Konuşmak, canlı yaratıklar arasındaki en etkisiz iletişim aracı.
 




Aradan geçen onca yıldan sonra anlıyordum ki iç kimsenin toprağından tamamen kopmasına imkan yoktu. Ağaçlar, bitkiler gibi o toprağa dikilmiştik.
 





O kalabalık içinde hiç konuşmamak, sadece birbirimizin varlığını bilmek daha iyiydi aslında. Ne konuşabilirdik ki? Garip bir sürüklenişti bu ve ikimiz de sesimizi çıkarmadan akıntıya  kapılmayı kabul ediyorduk, nerede duracağımızı bilmeden.





 Galiba işin korkunç yanı ölmek değil, ölümden korkmaktı.




11 Kasım 2016 Cuma

Çiğdem Demirhan


"... Sesinde kurulmuş salıncaklar var. Boş salıncaklar. Tahtadan. Sesinde kırlangıçlar. Dallarında durgun, uçmayan. Sesinde derelerin denizlere karıştığı yerler var.  Sesinde bir incirin olgunlaşıp dalından düştüğü an var. Sesinde kurutulmuş patlıcanlar.  Acısı çıkmış, doldurdukça dolmayan. Sesinde kanmış bir balığın bir oltaya takıldığı pişmanlık var. Sesinde uzanan eller. Vaktini hep kaçırmış, hep sonradan. Sesinde üzerime sinen duman kokusu, yanan bir şeyler, söndürülemeyen büyük orman yangınları var. Sesinde kafesinin kapısını açık gören bir kuşun şaşkınlığı. Yine de kaçmayan. Sesinde yeni toplanmış biberiyeler, defne ağaçları, çınar yaprakları var. Sesinde sokakta ip atlayan çocuklar. Sesinde bir elekten dökülen unlar. Sesi geri gelmeyeceğini bildiğin birine son kez sarılmakla aynı tohumdan çıkar.

Gel dediğinde gideceğimi bilen birinin güveni var sesinde. 
Ve de ne haklı. Çağırırsa giderim. "




Diğer muhteşem yazıları içinhttps://cigdemdemirhan.blogspot.com.tr/?m=1 

10 Ekim 2016 Pazartesi

Jojo Moyes- Senden Sonra Ben



Gülümsüyorum, her anlama gelebilecek profesyonel bir gülümseme bu. Sonra tezgaha dönüyorum.





Kederin kendine özgü bir kokusu vardı. Rutubet, doğru düzgün havalandırılmayan kilise salonları ve kalitesiz poşet çay kokuyordu. Özellikle tek kişilik akşam yemekleri ve soğuktan kamburlaşarak içilen bozuk sigaralar gibi kokuyordu. Spreylenmiş saç ve koltuk altı kokuyordu, umutsuzluk batağının içinde küçük, kullanışlı zaferler.





"İyi" dedi Sam bana yan yan bakarak. "İşte böyle. Bütün ergenlerin her şeye evrensel cevabı. Savaşa, açlığa, piyangoyu tutturmaya, dünya çapında ün kazanmaya, hepsine aynı. Hepsi iyi."

2 Ekim 2016 Pazar

Orhan Pamuk- Kafamda Bir Tuhaflık



Kafamda bir tuhaflık vardı,
İçimde ne o zamana
Ne de o mekana aitmişim duygusu





"Birisiyle göz göze gelirsin ve bütün hayatını onunla geçireceğini hissedersin ya..."






"Kafamda bir tuhaflık var," dedi Mevlut. "Ne yapsam bu alemde yapayalnız hissediyorum kendimi."







Görücü usulü evlilikte zor olan şey, kadının hiç tanımadığı biriyle evlenmesi değil, hiç tanımadığı birini sevmek zorunda olmasıdır, derler... Ama aslında, bir kızın hiç tanımadığı biriyle evlenebilmesi daha kolay olmalı, çünkü tanıdıkça inanın erkekleri sevmek daha da zorlaşıyor.


27 Eylül 2016 Salı

Aykut Semerci- Yıldızların Yüzü


Karanlık ve gelmiyorum,
Gelemiyorum.
Gelmiyorsun ve işte şahit buna yıldızların yüzü.
Bir gar var ve göbeğinde bir tren
Kalkıp gidiyor bilinmeyene paldır küldür
Ardından el sallayanı yok
Yok umursayanı,
Ardından ağlayanı yok
Öylesi bir boşluk
Öylesi bir hiçlik...

Niye sevdiremez çok seven bir insan sevdiğine kendini?
Sevmeyen biri niye sökülüp atılamaz yürekten?

Evet, burada aşk ve gelmiyorsun,
Gelmiyorum çünkü izin vermiyorsun,
İşte şahit doyumsuz talanıma yıldızların yüzü.




24 Eylül 2016 Cumartesi

Birhan Keskin- Fakir Kene


Onca yıldan
Onca bıraktıklarımdan sonra
Ben şimdi sana
Bırak beni, bırak beni dersem
Ve sen

Beni bırakırsan var ya
Beni bırakırsan var ya!





Anne bak, ben kime yazılmış çok eski bir mektubum
Böyle, derine derine saklanmış kalmış.
Dünya yerinde bir uykuya yatırılmış, hiç uyumamış.
Kışlarda zor hatırası, yazlarda tahammül yorguna
Anne benim gönlümün kimyası ne bu böyle?






İnsan yamaçta mavi bir buğudur, değil daha fazlası dediğimde
benim mavi buğu olduğuma inanacak biri gerekiyor.
Ne olacaktı kalsaydım, gitmesem ne olurdu benden sana?
Hiç!


21 Eylül 2016 Çarşamba

Sylvia Plath- Ariel ve Seçme Şiirler



Ah, nasıl isterdim şefkate inanmayı-





Ölmek,
Her şey gibi bir sanattır,
Bu konuda yoktur üstüme.





Bir şeyi bırakmak, hepten bırakmak senin için olanaksız mı?
Her parçayı morla mühürlemen şart mı,

Öldürebileceğin her şeyi öldürmen şart mı?

15 Eylül 2016 Perşembe

Birhan Keskin, Aslı Serin*


"Kadınların kaburgadan yapıldığına

kadınları bile inandıran neydi Birhan? 

Asıl mesele diyorsan buraya dönelim, şimdiye

Söyle artık başımıza bu işleri açan yine erkekler değil miydi?

Dönelim Van'da bir kadına, dönelim Mardin'de, dönelim İzmir'de

Dönelim Birhan bak geç oluyor hava kararıyor evimize dönelim

Bize bunları söyleten neydi, gülerken ağız kapatmayı, ağlarken saklanmayı

Her lafa karışmamayı, yazmamayı Birhan, çizmemeyi bize dayatan kimlerdi

Giydiğimiz etek boyuna, doğuracağımız çocuğa karar verenler kim

Kadınlar ilk sevişmesinde neden babasının yüzünü gördü

Küçücük kızlar dedesi yaşındaki adamlarla neden

Neden genelevler var neden hep bir kadın otobanda

Ütü reklamında bir kadın çıplak

Otomobil fuarında bir kadın öyle arabalar üstünde, neden

Doğum günlerimizde bize mutfak robotu hediye edenler kimlerdi

Şakağımıza silahı dayayanlar kimler, kimlerdi Birhan?"



8 Eylül 2016 Perşembe

İlhami Algör- İkircikli Biricik


"Belirsizlik vaadkar bir aralıktır," diyor bir tanıdığım, "bazı insanlar o aralıkta yaşamayı sever. Böylece kendilerini oyalar, oluşlarını ertelerler. Kendini kandırmak da insani bir hal'dir."





"Kapı ağızlarını severim. Her an kaçıp gidebilmek ihtimalini diri tutar,"





"Bütün insanlar aynı 'şimdi'lerde var olmazlar. Sadece bugün bir arada görülebildikleri için, dışarıdan öyledirler. Aslında içlerinde daha önceden gelen bir öğe taşırlar, bu öğe duruma karışır."

19 Ağustos 2016 Cuma

Albert Camus- Yabancı


İnsan ne de olsa daima biraz kabahatlidir.





Annem hep insanın tam anlamıyla mutsuz olamayacağını söylerdi. Gökyüzü renklenip de yeni bir gün hücreme sızdığı zaman, ona hak veriyordum.




Orhan Pamuk- Kırmızı Saçlı Kadın



Göğe çıkıp yıldızların ışıltısına ulaşmak yerine, şimdi üzerinde uyuduğumuz toprağın içine girmeyi hayal etmemiz doğru muydu?





Kuvvetli, kararlı bir babamız olsun, bize neyi yapıp yapamayacağımızı söylesin isteriz. Niye? Neyi yapıp neyi yapmayacağımıza, neyin ahlaklı ve doğru, netin ise günah ve yanlış olduğuna karar vermek zor olduğu için mi? Yoksa suçlu ve günahkar olmadığımızı işitmeye her zaman ihtiyaç duyduğumuz için mi? Bir baba ihtiyacı her zaman var mıdır, yoksa, kafamız karıştığı, dünyamız dağıldığı, ruhumuz daraldığı vakit mi isteriz bir babayı?





"Olgunlaşmışsın" dediği şeyin aslında ruhumda kara bir leke olduğunu bir an fark ettiğini sandım.

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Zülfü Livaneli- Kardeşimin Hikayesi


Evet, insan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı.





Demek aşk ha? Ludmilla Belinskaya ve aşk? Ne kadar birbirinden ayrı kavramlar. Karayla deniz gibi, yeryüzü ve gökyüzü gibi. Sen sevebilir miydin?





"Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar" dedim. "Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!"






O zaman hayatı, aşkı, ölümü, felsefeyi, edebiyatı 140 karakterlik tweet'lerle ifade ede eden bir kuşakla konuştuğumu daha derinden kavradım. Aramızdaki uçurum kapanmayacak cinstendi.

11 Ağustos 2016 Perşembe

José Saramago- Ölümlü Nesneler


Ne de olsa evren kırılgan bir yapıdır ve devamlılık kavramı üstüne oturtulmuş çözümleri kaldıramaz.





Ölüm, tıpkı doğruluğu kanıtlanabilen bir matematik formülü gibi kendine has, tuhaf bir güzelliğe sahiptir; iki noktanın arasındaki en kısa mesafe basit bir çizgi olsa bile cetvelimiz yeterli uzunlukta değilse işler zora biner.



10 Ağustos 2016 Çarşamba

Aykut Semerci- Rengarenk


Papatya
Her rengi üzerinde taşır
Bunu göremeyen bir tek insandır





Sen, en merhametsiz yerimden sev beni.





Beni iyi dinle güzel kadın;
Sadece maviyi paylaşamam seninle.





Akıp tükenen kendinsindir oysa
Hayat hep olduğu yerde durur.