15 Mayıs 2013 Çarşamba
Dilek Akın.
"Bazı
şiirlere nasıl başlayacağını bilemiyor insan,
bazı
şehirlerden nasıl gideceğini...
Ama
bazı şiirler Mayıs'la başlar
ve
bazen Mayıs herkesten önce terk eder, bazı şehirleri... "
"Ve
elbet her yağmur tanesi geri dönecektir, düştüğü buluta.
Ama
bilirsin, bazı yağmurlar hiçbir yere yağar!
Hiçsen
de insansın, boğulabilirsin suda,
bir
balıksan susuzlukta!
Ah!
Hiçbir yaranın kabuğu benzemiyor bir diğerine!
Seni
tanısaydım eğer, seni tanısaydım...
Sana
aşktan bahsedebilirdim,
beni
tanısaydın mesela sana zehirli çiçeklerden ve metal mavisinden
ve
kırık saçlarımdan şiirler örebilirdim.
Neyse
ki Mayıs şimdi, duymuyorsun;
avuçlarımda
kuş sesleri!
Kuşlar
diyorum, kuşlar...
Konmayacak
satırlarıma!
Çıplağız
çünkü, sevişemeyiz bu yüzden.
Çünkü
dini aşktır sevişmenin, dili her zaman vücut değil.
Yalnızız,
korkağız, karanlığız biraz, biraz yok, hiç biraz.
Demek
istiyorum ki giyinsem senin yalnızlığını sığmayacak kadar yokum,
diyorum
ki soyunsam yalnızlığımı, ürker çıplaklığın.
İşte
bu yüzden, yarımız, yitiğiz, arasak bulamayız kendimizi,
doğuramayız
öldürdüğümüz yerden birbirimizi.
Ayak
izlerini takip edersen bir şiirin,
adım
adım Eylül'e gittiğini görürsün.
Çünkü
her şiir kaçacak bir hüzün arar kendine,
Tanrı'nın
kucağından içime düşen bir çocuk gülümsemesi gibi...
Ben
ki o çocukların ölüsünü öptüm hep,
öpüşlerim
kırılırken ölümün dudaklarında,
en
çok da kendi ölümüme güldüm.
Öyle
bir hayat ki
gülüyorum
ölmekten!
Şimdi
ne desem yağmur biraz, ne desem iç çekiş...
Ağrı
ağrı toplanıyor kelimeler, boğazımda cam kesiği.
Ah!
Can kesiği bu sonbahar...
Yerden göğe kadar soyunduğum
hayatta,
çıplaklığım baştan ayağa
ölüm.
Yüzüm; İntiharengi
ki intihar, ölememektir.
Tanrı'm,
hayatımı öp ki geçsin!"
Şiirden
dize kaçırır gibi...
Tüm söylenenleri unut
gitsin,
çünkü sen Mayıs'tan ve
maviden,
yağmurdan ve Eylül'den daha
güzelsin.
Adı'n biraz Sylvia dilimde,
Wirginia biraz...
Biraz Marilyn ya da Dalida.
Bir şiirin sonunda ölüme
terk edilmiş gibi...
Sahi,
sen kimsin?"
Dilek Akın
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)