17 Ocak 2015 Cumartesi

Didem Madak- Pulbiber Mahallesi



İnsanlara uyanmalarını kim söylüyor Füsun
Kim sabah oldu diyor onlara?







Dokunsalar dağılırdı iyi pişmiş kurabiyeler gibi kalbimiz







Dünyaya bir kadının eli değse Zeyna!
Şöyle ağır bir halı gibi çırpılsa
Tozlar havalansa...







Beklemek üzerine felsefe kitabıydık







Birden sevinçli bir gezegen keşfetmiştim
Muhtemelen hayat vardı.







Bugün en tombul güvercinimdi benim zaman
Kırmızı ayaklarıyla kalbime konup sonra uçan







"Hain karanlıklar devam etmekte
Çocuğum ikimiz kaldık."







Sözleri tekrarlayarak yok eden çocuk gibiyim







Bu tozlar her şey efendimiz, sözler ise hiçbir şey







Zavallı kendim!
Tasfiye edilmiş bir merkez komite üyesi gibisin.







Çünkü sahibini görmediği sesleri şiir sanır insan.







Terk edilmiştim. Bu kesindi.







İyilik dolu akşamlarım olsun istemiştim.







Yalnız kalıplardan vurarak buz parçalarını
Bazı akşamlar kalbimle karıştırıyorum.







"Kelimelerin azı dişini çekeceksin ki seni yemesin, kuyruğunu keseceksin ki başkalarını hiç sevmesin."







İnsanlar aradığında gelmezler, aramadığında keşke beni çağırsaydın derler.







Sanırım karanlık bir kömürlükte
Güneşli bir sabahtın. İçime dokunan
Bir halin vardı Ölüme benzeyen







Hayata benzeyen bir yanın vardı







İnsan ıslansa biraz aklından kuş sürüleri mi taşar?







Ben de icabında bir hafıza mağduruyum.







Kalbine mektup yazamıyor insan.







Kızınız manayı fazla zorluyor







Bana bazı şarkılar lazım ahbap
hafif şarkılar, acı olmayan şarkılar
çok şarkıya ihtiyacım var
Tutam tutam saçlarımı savuracak şarkılar







Acı aniden diner yağmurun dindiği gibi
Bazen sadece tanrı öyle istediğinden







Karnımda hissiz bir şiir var
İçimde durmadan bölünen şiirler
Birlikte yok olacağımız şiirler
Hiç borcu olmayan şiirler
Ve bu yüzden çok acıyan şiirler





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder