28 Aralık 2014 Pazar

İnci Aral- Sadakat



Boş bir sayfayı doldurmaya nerden başlanır, derin bir kırığın hangi ince çatlağından?






Bir yerlerde yaşamın anlardan sonsuza doğru uzanan bir zincir olduğunu okumuştum bir zamanlar. Doğru bulmuştum bu sözü. Oysa şimdi anlamaktan uzağım. Bir bilici başıma gelecekleri önceden söylese asla inanmazdım. Birden bir şey oluyor ve zincir kırılıyor.






"İnsan uzun süre tek başına yaşadığından yalnızlık hastalığına yakalanıyor." dedi. "Özel alanına adım atacak herkes düşman görünüyor gözüne."






Onu sevmek ve dünyadan saklamak istiyordum.






Aşktı bu, emindim. Beni güldürebilir, hıçkırıklara boğabilir, süründürebilirdi.






Evlenmek iki insanı birbirine uydurmak için üst üste koyup ütülemek gibi zorlama bir iş. Ama yine de güzel.






Akşamları ev alacakaranlığa gömülmeden önce sokaktaki ağaçlarda yalnız, hüzünlü kuşların umutsuzluk ve yıkımımı öttüğünü duyuyorum ve AŞK BİR RASTLANTI, diye düşünüyorum, SONUÇ KİME RASTLADIĞINA BAĞLI.






Sonunda insanın içinde elvedaların yankısından başka bir şey kalmıyor...






Öylece, kanatsız, ölüme atlar gibi kendimi boşluğa bırakmak istiyorum bazen.






Mutluluk güvenilir bir duygu değil.






BU KADAR SEVME BENİ, BÖYLE SEVME, RAHATSIZ OLUYORUM.







Sevdiğin insanı kendine yabancı hissettiğin an. bir şeylerin yolunda gitmediğini bilmezlikten gelmeyi sürdürdüğün uzun günler ve gecelerden sonra bir akşam ansızın kesin olarak bildiğin an. Apansız şiddetli bir düzensizlik duygusu ve derin bir güceniklikle çarpılarak her şeyin bittiğini anladığın an.






Sesi olmayan bir ağzım olduğunu bilmiyordum. Sessizliğimin ne kadar yırtıcı olduğunu.






Sözcükler yuvarlanıp yerlere düşüyordu ve ben nasıl olup da hep birlikte baş aşağı aşağı aşağı düştüğümüzü anlayamıyordum.






Ben de suçluydum elbette, sözcüklere bağlanmanın tehlikeli olduğunu bilmeliydim, sözcüklerin geçiciliğinin gerçekdışı oluşlarıyla ilgisini de. Sözler ortadan kalktığında duygular ve görüntüler de kusurlu ve güvenilmez hale geliyordu.






Bir panzehir gerek bana, kendi zehrimden ölmemek için.




21 Aralık 2014 Pazar

Ah Muhsin Ünlü- Gidiyorum Bu


İşte sen gülüyorsun
ve beni daha geniş bir salona almış oluyorlar





Hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin.






Yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.





Ah aşk!
Bir topluluğun fotoğraf çekildikten sonra 
Dağıldığı
An.





İşte sen gülüyorsun
ve beni daha geniş bir salona almış oluyorlar





Artık seni bir çiçeğin yerine kopartmak
İstiyorum sevgilim.





Ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum!
Çünkü bu,
Seni seviyorumun içine nal salmak demektir





Ben dünyaya karşı 'durmak' ile meşhurum





İnsan olmak bizzatihi sansasyoneldir
Diline döktüğüm dilleri hatırlasana...





Ne tuhaf anneler ölürken çocuklarının
Anneler ölürken bile çocuklarının ellerini bırakmıyorlar ne tuhaf...





20 Eylül 2014 Cumartesi

^^





Ordan bakınca tutunacak bir dalım varmış gibi mi görünüyor?






Tahminen ne zaman seversin beni?







En büyük pişmanlığım, hiç pişmanlığımın olmaması.







Kimse bıraktığın yerde beklemez.








Hatıraların da son kullanma tarihi vardır.







Hugs keep us alive





Tırnaklarınız uzayınca tırnaklarımızı keseriz parmaklarımızı değil... Yanlış anlaşılmalar olunca da törpülenmesi gereken egodur, ilişkileri tümden bitirmek çözüm değildir.







İyiye odaklan.








Her insan bir dünyadır.







Parmak izlerimiz dokunduğumuz hayatlardan kaybolmaz.








İnanılmaz şeylere inanmaktan çekinmeyiniz.






Kelimeler, insanlığın kullandığı en güçlü haplardır.






Doğanın temposuna ayak uydurun.
Onun sırrı sabrında.







Papatyalar için teşekkürler Allah'ım.








İncitmeden önce hissedin, nefret etmeden önce sevin.







Yeni insanlar sevmek lazım.
Yeni kitaplar okuyup yeni şehirler keşfetmek lazım.







Vazgeçmek için çok erken.







İncitmeden önce hissedin
Nefret etmeden önce sevin






Görmek, inanmak değildir






Beni ya sevmeli, ya öldürmeli!







İnsanlar konusunda az, fikirler konusunda çok meraklı olun








Do more of what makes you happy






There is no wi-fi in the forrest but we promise you will find a better connection





Bulunduğun yer seni memnun etmiyorsa yerini değiştir, ağaç değilsin.









Çocuklar sözlerinizi değil, ayak izlerinizi takip eder. Bıraktığınız izlere dikkat edin.








Sen hangi çağın gökyüzünde kaldın?








Mutlu olmak için hayatınızdaki fazlalıkları atın.








Her şey çok güzel olacak 







Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlayamayabilirsin; şimdi başla, şu an bulunduğun yerden, elindekilerle başla.







Bazen deniz çok sessiz oluyor, yüz yıl önce verilmiş sözleri duyuyorum







Technically; the glass is always full.








Birçok şeyi yarım yamalak bilmektense, hiçbir şeyi bilmemek daha iyi. 
Başkalarının insafına kalmış bir bilge olmaktansa, kendi başına bir deli olmak daha iyi!







Be as happy as possible







Sadece şefkat iyileştiricidir, çünkü insanın içindeki tüm hastalıklar sevginin eksikliğinden kaynaklanır















Dünya dile kolay, kalbe zor bir yer.







İnsan tabiatında akıllılıktan çok delilik vardır.







Take time to do what makes your soul happy.







Bana ellerini ver
Hayat seni sevince güzel








Sizi mutlu eden şeylere zaman ayırın.








Kaç yaşında olursak olalım, tamamen yenilenmek mümkün.







Olmuş olan her şey, olmamış olan her şeye yer açmak için unutulacak!







Gemiye binersin çünkü gitmekten başka gidilecek yer yoktur.