26 Aralık 2015 Cumartesi

Ahmet Ümit- Patasana


Sevda da bir tür deliliktir.





Yüreğimin yap dediğini, aklım yapma der. Aklımın soylu bulduğu, yüreğimce dalkavukluktur; yüreğimin doğru bulduğuysa aklımca suç. Bir yanım bahar rüzgarı gibi uçarı, tez canlıdır, öteki yanım kış soğuğu gibi katı, ağır kanlıdır. Bir yanım içimden gelen seslere kulak verir, öteki yanım öğrendiklerime, bildiklerime.





Ben yıllarca bedenimde aynı yöne bakıp farklı şeyler gören iki insanı taşıdım. İki insanın isteklerini aynı anda yerine getirmeye çalıştım. İşin kötüsü, ne tümüyle biri ne de öteki olabildim. İki insan arasında bocalayıp durdum.






Barış insanın içinden gelmiyor. İnsan, öldürmek için gösterdiği çabayı, özveriyi, öldürmemek için göstermiyor. Barışı sağlamak için dışarıdan bir bilinç akışı gerek.








"İnanç." dedi Esra duygusal ama ne söylediğinden emin bir sesle, "bazen insanların gözlerini kör ediyor. Farklı olana hoşgörü göstermesini engelliyor. Kendinden olmayanların ölümünü, yok edilmesini doğal, hatta gerekli bir olaymış gibi gösteriyor."






"Galiba bende uzun süreli sevme yeteneği yok. Birine bağlanamıyorum."






'Deli adam' dediysek, 'kötü adam' demedik. Asıl akıllılardan korkmak lazım. Deli dedikleri kişi, hırsızların, uğursuzların kuşatmasından bunalmış kişidir. Zavallının aklını kaçırmaktan başka çaresi kalmamıştır. Onun öfkesi adama zarar vermez. Verse verse kendine verir.






Kızmıştım, doğru ama senden vazgeçebileceğimi nasıl düşünürsün?
Yağmur yağdığı için toprak buluttan vazgeçebilir mi?
Ona gülümsemiyor diye anne yavrusundan vazgeçer mi?
Tarla tohumdan, başak güneşten, böcek çiçekten vazgeçer mi?
Benim senden vazgeçeceğimi nasıl düşünürsün?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder