22 Temmuz 2013 Pazartesi

Ben, Hiçbir Şey

 
Burası benim sokağım İstanbul;
İbnelerhaydutlarzencilerpezevenklersarhoşlargöçmenlerpunklarfahişelerAIDShastalarıberduşlardervişleryetimlersakatlarobezlermahkumlarsoytarılardeliler,
anlayacağınız ötekiler;
yani hepimiz
burada birlikte yaşıyoruz.
 
 
 
 
 
 

 
Oysa biz dünya üzerine dağılmış yalnız insanlardık ve tek yaptığımız bunu biraz olsun unutmaya çalışmaktı.
 
 
 
 
 
 

 
Kadınlar, ne yaşaması ne de yazması kolay yaratıklardı.
 
 
 
 
 
 

 
Akıllı insanlar düşünürler; düşünürler ve bunun sonucunda sıkılır ya da utanırlar. Aptaldır aslında akıllı insanlar. Ben delileri severim, düşünen değil yapan insanlara saygı duyarım. Bütün bunlar beni nasıl aşağılık biri haline getirebilir? Ben kendi yolumdayım; sadece devam ediyorum ve hayatın bana yaptığı bütün sürprizleri kabul ediyorum.
 
 
 
 
 
 
 
Söylediğim şeyler senin için hiçbir anlam ifade etmeyebilir, bunun seni seviyor ve hep sevecek olmamın yanında hiçbir anlamı da yok zaten, ancak benim için artık endişelenmemeni, olmasam bile her zaman güçlü olacağımı belirtmek istiyorum sana. Bu benim hayatım ve bir noktasından sonra yollarımızın ayrılması kaçınılmazdı. Senin her zaman ileriye dönük düşünebildiğini biliyorum, bu yüzden kendimi daha fazla açıklamaya çalışarak seni bir aptal yerine koymayacağım. Bu seni rahatlatacaksa, artık mektubu da bitirdiğime göre, yeniden biraz uzanacak ve başka düşler görmek üzere uykuya dalmayı bekleyeceğim şimdi.
 
 
 
 
 

 
"Küçükken soytarı olmayı düşlerdim." dedi, "Krallarla sadece onlar dalga geçebiliyordu; kimse bir soytarının kafasını uçuramazdı öyle!"
"Bunun gerçekten böyle olduğunu hiçbir zaman bilemezsin."
"Bir düşe sahip olmak için doğru ya da yanlışa ihtiyaç duymazsın."
"Bir düşe sahip olmak için öncelikle benim kadar hayal kırıklığına uğramamış olmalısın."
 
 
 
 
 

 
O da benzer bir şey söylerdi hep: "İnsanlar, birbirlerini sevemeyecek kadar yalnızlar."
 
 
 
 
 

 
 
Ve biliyor musun, yanında uykuya dalabilen birine sonsuza dek güvenebileceğini hissediyorsun...
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ve sana neyin iyi geldiğini anlaman belki bütün bir ömrünü alacak.
 
 
 
 
 
 

 
Herkes için ağlıyordum. Bütün bir insanlığın çektiği acılar ve yalnızlık için ağlıyordum. Öyle bir durumdaydım ki, her şey için ağlıyordum.
 
 
 
 
 
 

 
+ "Ne var Fransa'da?"
- "Muhtemelen hiçbir şey."
+ "Anlıyorum, sen bir gezginsin. Ama gitmenle hiçbir şey değişmeyecek biliyorsun değil mi?
- "Biliyorum, bunu daha önce de yapmıştım. Ama yol yoldur işte. BAZEN SADECE GİDERSİN."
 
 
 
 
 
 
 

 
Bir şehri en çok terk ederken seviyordum.
 
 
 
 
 

 
Hayır Edie, ben aslında kötü biri değilim, sadece kötü şeyler yapıyorum, fakat bunu iyi yapıyorum.
 
 
 
 
 
 
 
Ben bazen oradan oraya savrulurum sadece; rüzgar gibi de değil, bir yaprak kadar savunmasız daha çok. Ve bir insan kadar düşkün. Sana hiçbir zaman nasıl yoldan çıktığımı anlatamayacağım, çünkü bugün öğreniyorum ki bazıları böyle doğarmış: Hastalıklı, zarar vermeyi seven, aylak, asi ama her zaman yalnız; dibine kadar yalnız, en çok yalnız!
 
 
 
 
 
 
 
 
Gençliğim boyunca dönerdi kadınlar ve kitaplar,
ve dediklerine göre dünya da sarhoşmuş en az bizim kadar.







 
Onu yazmak da neymiş! Bir heykeltıraş olsaydım, ülkenin dört bir yanına büstlerini dikerdim; bir müzisyen olsaydım, ismindeki her harften yeni bir nota yaratırdım; bir ressam olsaydım, çehresini bütün boyalarımla karıştırır ve Tanrı'ya ayna tutmanın ne demek olduğunu gösterirdim insanlara! Bir Tanrı olsaydım, onu bu kadar güzel yaratamazdım!
 
 
 
 
 
 

 
Dedim ki: Çok yalnızım.
Dedi ki: "Ben sana çok yakınım."

2 yorum: