1 Aralık 2013 Pazar

Milena'ya Mektuplar




...neredeyse tamamen aklını kaçırmak iyidir, çünkü böylelikle geri kalanını mümkün olabildiğince uzun süre bir arada tutarsın.





...bu hikaye bize ait, biz de ona.





Dünyada benim ihtiyaç duyduğum kadar sabır var mı Milena?





Yanımda yürüyordun Milena, düşünsene, yanımda yürümüştün!





Ya dünya çok küçük ya da biz çok büyüğüz, ne olursa olsun onu tamamen dolduruyoruz. Kimi kıskanacağım ki?





Yine de bir öykü için yok olmaktan, hem de bu şekilde yok olmaktan daha güzel bir kader düşünülemez.






Bazen bana öyle geliyor ki, birlikte yaşamak yerine, ölmek üzere mutlu mesut yan yana uzanacağız. Fakat ne olacaksa, senin yanında olacak.




Mesela, neden odanda duran ve senin koltukta ya da çalışma masanın başında oturuşunu, uzanışını, uyuyuşunu seyreden mutlu bir dolap değilim?




... ama şimdi gelme, NASIL OLSA GERİ DÖNMEK ZORUNDA KALACAKSIN.





Senin





Yeter artık, yeter.










Bunu istiyor olamazsın.






Hem ayrıca ben 55 kilo 400 gramım! El ele tutuşsak, nasıl uçup gidebilirim?






Ama bak, insan buna kalbi atmadan uzun süre dayanamaz.






Sonuçta kendime yeni yollar açarım.






Ne kötü insanın kendini olduğu gibi tutup her kelimenin içine atamaması.






İnsanı sırf hainlik olsun diye yutmayan bir denizde oradan oraya sürükleniyor gibiyiz.





Her şey abartı, yalnızca özlem gerçek. O abartılamaz.






Veda etmiyorum. Pusuda bekleyen yerçekimi beni çekip aşağıya almadığı sürece bu bir veda değil.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder