"Doktor" dedim sonunda, "Eskimoları bilir misiniz?"
"Tabi bilirim" dedi ayağa kalkarken.
"İşte, bakın ben onlar gibi ölmek istiyorum."
Akmayan gözyaşları kalpte birikirler, zamanla kabuk tutarlar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi kalbi tıkayıp felç ederler.
...ve ben hep kımıldamadan durduğumu hissediyordum.
Anlayışın sessizliğe gereksinmesi vardır.
Acıdan ölmektense, bir hiçten ölmek daha kolaydır; acıya isyan edebilirsin, hiçe hayır.
Kaderin hayal gücü bizimkinden daha renklidir.
"Pek çoğunda."
Çınarın altına oturduğunuzda kendiniz değil, çınar olun, ormanda orman, kırda kır, insanlarla insan olun.
Ve sonra, önüne pek çok yol açılıp sen hangisini seçeceğini bilemediğin zaman, herhangi birine, öylece gitme. otur ve bekle. Dünyaya geldiğin gün nasıl güvenli ve derin bir soluk aldıysan, öyle soluk al, hiçbir şeyin senin dikkatini dağıtmasına izin verme, bekle ve gene bekle. Dur, sessizce dur ve yüreğini dinle. Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin götürdüğü yere git.