26 Kasım 2016 Cumartesi

Harper Lee- Tespih Ağacının Gölgesinde


 Bütün o devetüyü süsler filan aralandığında, bu dünyada doğmuş her kadın onu bir kitap gibi okuyabilen, güçlü bir erkek ister; onun aşığı olmakla kalmayıp dünyayı sırtlayabilen bir adam.





Bu hep öyle değildi, yemin ederim değildi. İnsanlar bir nedenle birbirlerine güvenirdi; nedenini unuttum. O zamanlar birbirlerini atmaca misali kollamazlardı.





Toprağın kökleri filan umursadığı yok; ben bir partideki yabancıyım.





Her şeyi hem olduğu gibi, hem de olması gerektiği gibi görmelisin.





Erkekler dürüstlüklerini şu güvercin yuvalarını benzeyen, ayrı ayrı gözlerde saklamaya eğilimlidir, Jean Louise. Bazı bakımlardan sapına kadar dürüstken, bazı bakımlardan da kendilerini kandırırlar.





Şunu da hep hatırla: Geriye bakıp, düne, on yıl önceye bakıp o günkü halimizi görmek her zaman daha kolaydır. Zor olan, şu anki bizi görmektir.





Çirkin bir sözcük olan önyargı ile tertemiz bir sözcük olan inancın ortak bir noktası var: Her ikisi de mantığın bittiği yerde başlar.




20 Kasım 2016 Pazar

Zülfü Livaneli- Bir Kedi Bir Adam Bir Ölüm


Çünkü insanları konuşarak tanıyamazsınız. Konuşmak, canlı yaratıklar arasındaki en etkisiz iletişim aracı.
 




Aradan geçen onca yıldan sonra anlıyordum ki iç kimsenin toprağından tamamen kopmasına imkan yoktu. Ağaçlar, bitkiler gibi o toprağa dikilmiştik.
 





O kalabalık içinde hiç konuşmamak, sadece birbirimizin varlığını bilmek daha iyiydi aslında. Ne konuşabilirdik ki? Garip bir sürüklenişti bu ve ikimiz de sesimizi çıkarmadan akıntıya  kapılmayı kabul ediyorduk, nerede duracağımızı bilmeden.





 Galiba işin korkunç yanı ölmek değil, ölümden korkmaktı.




11 Kasım 2016 Cuma

Çiğdem Demirhan


"... Sesinde kurulmuş salıncaklar var. Boş salıncaklar. Tahtadan. Sesinde kırlangıçlar. Dallarında durgun, uçmayan. Sesinde derelerin denizlere karıştığı yerler var.  Sesinde bir incirin olgunlaşıp dalından düştüğü an var. Sesinde kurutulmuş patlıcanlar.  Acısı çıkmış, doldurdukça dolmayan. Sesinde kanmış bir balığın bir oltaya takıldığı pişmanlık var. Sesinde uzanan eller. Vaktini hep kaçırmış, hep sonradan. Sesinde üzerime sinen duman kokusu, yanan bir şeyler, söndürülemeyen büyük orman yangınları var. Sesinde kafesinin kapısını açık gören bir kuşun şaşkınlığı. Yine de kaçmayan. Sesinde yeni toplanmış biberiyeler, defne ağaçları, çınar yaprakları var. Sesinde sokakta ip atlayan çocuklar. Sesinde bir elekten dökülen unlar. Sesi geri gelmeyeceğini bildiğin birine son kez sarılmakla aynı tohumdan çıkar.

Gel dediğinde gideceğimi bilen birinin güveni var sesinde. 
Ve de ne haklı. Çağırırsa giderim. "




Diğer muhteşem yazıları içinhttps://cigdemdemirhan.blogspot.com.tr/?m=1